Mazlum Zengin Web Sitesi

Altın Tablo

Altın Tablo


Bir sarışın kız vardı,yandı tüttü bir gence;
Dünya ona bir mezar,Hayat oldu işkence..
Aşkını ucan kuştan,esen yelden gizledi,
Tanrısından sadece sabır,yardım diledi!

Günler,aylar ve yıllar sihirli aşk ufkunda;
Yesil turnalar gibi süzülüp aktı gecti.
Gezdirdi ayet gibi o adı dudagında,
Bu perili rüyada her an kendinden gecti!

Ne yazık sevdigi de ona tutkun ve hayran,
Birbirinin kalbine hükmeden iki sultan;
Aşklarından habersiz tutustular,yandılar,
Tanışıp anlasmada gec kalip aldandilar!

Yıllar sonra birgün sevdiginin bir kızla
Evlendigi haberi kente yayıldı hızla.
Leylacıgin bu olay icini paraladı..
Aşkın mor alevleri yüregini yaladı!

Gün battı,renkler soldu,gönülde bora, kışlar,
Lacivert bir denizi andırdı o bakışlar!
Birden uctu elinden saadet denen kuş..
Oldu her yer karanlık,ve her yer gurbet ve bomboş!

Başını dayayacak soguk bir taş aradı,
Kuruyan gözlerine bir damla yaş aradı.
Yaşayan ölü gibi öyle sessiz sedasız,
Ne cileler doldurdu bilseniz ah bu genc kız!

Sonbahar akşamıydı gül kokulu bir akşam,
Gökte yıldızlar gibi gönülde hayal ve gam!
Evinin balkonunda gözetlerdi her yeri,
Dolaşırdı durmadan bir ileri,bir geri!

Karşıda gül bahcesi ve sedeften bir havuz,
Sevdigi genc masada icer yapayalınız..
Ay gizlice bakıyor agaclar arasından,
Döküyor ışıgını billur altın tasından.

Bu andı sarışın kız bir gölge gibi sessız,
Atladı duvarından bahcenin kimkimsesiz..
Ayakları ucuna basarak deli sersem,
Şahlanan arzusuna vuramayıp dizgin,gem.

Arkadan dolaşarak ta masaya yaklaştı,
Aldı dolu bardagı bir adım uzaklaştı,
Ve yavaşca kaldırdı dudagına kadehi..
O gül rengi şaraptan almadan damla dahi,

Sevdiginin başını kaldırıp bakmasıyla,
Donup kaldı yerinde; döndü mermer heykele..
Elinden bardak düştü,kırıldı yıldız yıldız
Ve ardından sevdigi uzandı yere cansız.

Kızcagız şimdi bitkin,aşkıyla gelmiş dize,
Bu acıklı olayi dökmek istedi beze..
Haftalarca calıştı üstünde bir gergefin,
Gäh yandi alev alev,gäh daldı derin derin...

Gül ve leylak kokulu ve ipekten yumuşak
Parlak altın telleri koparıp kıvırarak,
O sırma saçlarıyla bir şaheser yarattı;
Bir kalbin nasıl yanıp tüttügünü anlattı...

Aşk söner,genclik gider,bu ölmez hatıradır..
Ve tablonun altında ateşten iki satır;
Kırılan kadeh degil,leylacıgın kalbidir,
Dökülen bade degil,aşkın sarabıdır!

Okuyucum kim bilir güneşler gibi parlak,
Buna ragmen ondan çok yakıcı,renkli,parlak
Ölmeyen aşklarınız,kutsal sevgiliniz var,
Aşkını bildirmeden sizi seven ne kadar!

Belki de seviştiniz el aldı elinizden,
Acıları,sızısı cıkmıyor gönlünüzden
Ve sizi anlamayan biriyle evlisiniz..
O zaman bu tablo siz,
bu kadın sevgiliniz! ...(*)

Ismail Tarhan


Not: 38 yildir (1970) elimde bulunan Sair ismail Tarhan,a ait " Altin Tablo " isimli kitabindan ve ayni adi tasiyan Hüzünlü bir siir...

(*) Ismail Tarhan,i dualarimla-saygi ile aniyorum.

Yakup Icik Arsivlerinden



Yakup Icik

yakupicik



Mazlum Zengin Web Sitesi
http:/www.mazlumzengin.com

Şiirin adresi:
http:/www.mazlumzengin.com/modules.php?name=Siir&op=showcontent&id=812