· Gece Yarısı · Bekleniyorsunuz  · . · Kitaplarım · İMZA GÜNÜME BEKLENİYORSUNUZ... 
Giriş | Kayıt
                
   ÇIKIŞ YAP

Anasayfa

Ziyaretçi Defteri

Haber Başlıkları

Fotoğraf galerisi

Haftanın Şiiri

Oku Yaz ( Forum)

ŞİİRLER

İstatistikler

Faydalı Linkler

Görüşleriniz

Kontrol paneliniz


 
 
 Kanatlı Karınca - Yazan Ve Okuyan: Serdar Yıldırım
 
 Zavallı Çoban
 Cesur Genç İle İyilik Prensi
 Baba Koç İle Kızıl Kurt
 Sepetçi İle Zengin Adam
 Karagöz İle Hacivat Hikayeleri
 Timsah Kıkı İle Hacer

Mazlum Zengin Web Sitesi Forums

Kose Yazilari

Cafer TEMİZ
Fetvacı (Şiir)


Lamia CANAY
Türkiye Nereye?


Mazlum Zengin
Camsız Pencereler (Hikâye)


Seher DUMAN
Piknik Provası


Serhan BİLGEN
Arguvan candır, Arguvan canandır

Pazartesi2293
Salı2978
Çarşamba3041
Perşembe2129
Cuma787
Cumartesi766
Pazar769
Toplam:3429307
En Çok:4412

Bu bölümde Dostların yeni çıkan kitapları tanıtılacaktır.* Şiir Harmanı - Mazlum Zengin * Ağıttan Umuda - Mazlum Zengin * Çal Gayri - Aliye Budak * Varsın Burkulan yüreğim olsun - Aliye Budak

ANTOLOJİ ARŞİVİM

Re: O Daha Çocuk (Skor: 1)
Kimden cemrem_24 on 15.12.2009 Saat: 09:07
Erdal Eren’i idam sehpasına kadar götüren süreç, 30 Ocak 1980 tarihinde Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi, ODTÜ öğrencisi Sinan Suner’in, MHP’li Bakan Cengiz Gökçek’in koruması Süleyman Ezendemir’in kurşunlarıyla katledilmesiyle başladı. Olayın duyulmasının ardından, 2 Şubat 1980’de Sinan Suner’in öldürüldüğü yerde bir protesto gösterisi yapıldı. Göstericiler arasında lise öğrencisi olan Erdal Eren de vardı. Gösteriye müdahale eden askerlerle göstericiler arasında çıkan çatışmada, er Zekeriya Önge ölürken, Erdal Eren’le birlikte 24 kişi gözaltına alındı.

Zekeriya Önge’yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Erdal Eren, sermaye devletinin tarihin belki de en hızlı yargılamasıyla, 19 Mart 1980’de idama mahkûm edildi.

Erdal Eren, idam edildiğinde henüz 17 yaşındaydı. Ailevi nedenlerle ailesi yaşını büyük yazdırmıştı. Erdal, Giresun’a bağlı Şebinkarahisar’da doğdu. 1970’li yıllarda ailesiyle birlikte Ankara’ya yerleşen Erdal, Ankara Yapı Meslek Lisesi’nde okumaya başladı ve burada devrimci mücadeleyle tanıştı. Genç yaşında devrimci mücadeleye katılan Erdal Eren’i asarak 12 Eylül’ün anlam ve önemini topluma anlatmayı seçen burjuvazi için 28 yıllık bu cinayet Türkiye devrim tarihine Erdal’ın başeğmez tutumuyla altın harflerle yazıldı.

Mahkeme hiçbir kanıta ve ifadeye itibar etmedi. Erdal Eren’in gerçek yaşının tespiti için kemik tahlili yapılmasını engellendi. Erdal Eren’in öldürdüğü iddia edilen erin otopsi raporlarında, ölüme neden olan kurşunun G-3 tüfeğinden çıktığına dair görüşler yer almasına rağmen otopsi raporları karartıldı. Askeri Yargıtay 3. Dairesi’nin, önce ‘delillerin noksanlığı’ nedeniyle esastan, ardından da idamın müebbet hapse çevrilmesini gerektiren TCK’nın 59’uncu maddesinin uygulanmaması nedeniyle usulden bozmasına rağmen, Yargıtay Daireler Kurulu iki kararı da reddetti. Zira ölüm kararı çoktan verilmişti.


Ve 12 Aralık’tan 13 Aralık’a dönen gece darağacına yürürken, yüreğinde, yaşadığı 17 yılın değil devrimin yüzyılları aşan coşkusunu taşıyordu. Erdal’ın son sözleri: “Faşizme ölüm, halka hürriyet!” oldu.




Erdal Eren'in İdam Edilmeden Önceki Son Mektubu

İnsanın ölümü kabullenmesi kadar zor ne olabilir diye düşünürüm zaman zaman. Sadece kendi ölümü değil, yakınlarının yada tanımadıklarının ölümü bile ağır gelir bize. Ne kadar belli yaşa gelmiş ve hasta yakınlarımızın ölümlerine kendimizi alıştırdığımızı söylesek de, bu koskocaman bir yalandır yada kendimizi ve etrafımızı kandırmacadan ibarettir.



Çevremizdeki ölümler dışında yaşanan başka gerçekler de var yaşamda. Öldürülenler yada kimilerinin öldürdükleri… Başkalarının öldürdüklerinin acısını, öldürenlerden daha ağır yaşarız çoğu zaman. Bunu başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarından, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına, Kahramanmaraş’tan Sıvas olayına kadar dizi dizi sayabilirz. Bu ölüm kararlarını verenlerin acısı, o olayları hissedenler kadar değildir hiçbir zaman. Olması da olanaksızdır zaten, sonuçta birilerinin ölümüne karar veren insanın duygusu nereye kadar olur?



12 Eylül sonrası yaşı büyütülerek asılan Erdal Eren bunlardan biridir. Ve ne rastlantıdır ki, Erdal Eren’in okuduğu Kadıköy Orta Okulu’nun adı daha sonra Kenan Evren Lisesi olarak değiştirildi. Veliler ve demokratik kuruluşlar çok uğraştı isim değiştirmek için, ama başaramadılar. Erdal’ın doğum tarihi 25 Eylül 1964, asılma tarihi 13 Aralık 1980.



Herkesin dediği gibi 17 yaşında değildi Erdal asıldığında, 16 yaşını bitirmiş, 17 yaşına girmesi için daha aylar vardı. Tam bir vahşet, insanın kanını donduran bir olay. Aşağıda Erdal Eren’in ölmeden önce ailesine yazdığı mektupları yayınlayacağım. Nasıl yaparsınız bilemiyorum, bu mektupları yada yazıyı, o dönemde Erdal Eren’in idam kararını veren herkese ulaştırmaya çalışın. Belki içlerinden birisi rahatsız olur. Ayrıca unutmayın ki, doğduğundan beri bunak olanlar rahatsız olmazlar, ama siz yine de en çok ona ve diğer bunamaya yüz tutmuş arkadaşlarına gönderin bu yazıyı ve mektupları…


Sevgili annem, babam ve kardeşlerim;



Sizlere bugüne kadar pek sağlıklı mektup yazamadım. Ayrıca konuşma olanağımız ve görüşmemiz de olmadı. Zaten dışarıdayken de birbirimizi anlayacak şekilde konuşamadık. (Bu konuda sizlere karşı büyük oranda hatalı davrandım. Ancak bunu size karşı saygı duymadığım, bu nedenle böyle davrandığım şeklinde yorumlamamanızı dilerim) Bu nedenle sizlere anlatacağım, konuşacağım çok şey var. Ancak olanak yok. Düşüncelerimi bu mektupla anlatmaya çalışacağım. Şu anda ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. Ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. Çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. Buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. Böyle düşünmem, böyle davranmam, halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir. Ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. Elbette ki hayatta olmayı ve mücadele etmeyi arzularım. Ancak karşıma ölüm çıkmışsa, bundan korkmamam, cesaretle karşılamam gerekir. Biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. Asıl amaçlanan böyle bir olayla gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. Bu nedenle sizinde bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler. Cezaevinde yapılan (Neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı zulüm altında inletildik. O kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. İşte bu durumda Ölüm korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. Böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi işten bile değildir. Ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. Hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile. Sizlere bunları anlatmamın nedeni yaşamaktan bıktığım yada meselenin önemini, ciddiyetini kavramadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir. Bütün bu yapılanlar, başımdan geçenler, kinimi binlerce kez daha arttırdı ve mücadele azmimi körükledi. Halka ve devrime olan inancımı yok edemedi. Mücadeleyi sonuna kadar, en iyi bir şekilde yürütmek ve yükseltmekten başka amacım yoktur. Mesele benim açımdan kısaca böyle. Ancak sizin açınızdan daha farklı, daha zor olduğunu biliyorum. Anne, baba ve evlat arasındaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. Ve evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. Ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızı istiyorum. Şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar. Sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. Zavallı ve çaresiz biriymiş gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. Bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz. Hepinize özgür ve mutlu yaşam dilerim. Devrimci selamlar



Oğlunuz Erdal


Erdal Eren'den "Babama"


Sevgili babam,



Bu mektubu senin mektubun elime geçmeden önce yazmıştım, ama göndermeye fırsat bulamadım. Ek olarak da bunları yazma ihtiyacı duydum. Zannederim önce yazdığım kısımda mektubuna cevap bulacaksın. Baba bu mektubu sizi teselli etmek için yazmadım. Yani sizi teselli için yalana başvurmadım, gerçekleri, düşüncelerimi yansıtmaya çalıştım, çünkü böylesinin doğru olacağına inanıyorum. Mektubunda bu acıya dayanamayacağını söylüyorsun. Ben nice dayanılmayacak acılara dayanıldığına tanık oldum. Kaldı ki sen güçlü bir insansın. Kendini kapıp koyvermediğin sürece ve birazda benim bakış açımla bakmaya çalışırsan böyle bir şey olmaz inancındayım. Bildiğiniz gibi benim değerli arkadaşım Necdet ve daha öncede Deniz’ler aynı şekilde katledildiler. Ama korkusuzca, cesurca, yaraşır bir şekilde ölmesini bildiler. Elbette ki böyle bir durum gene de kolay yenilmeyen acılar verir. Ancak ben böyle bir duruma üzülüp ağlamadım. Çünkü bu onların anısına saygısızlık olurdu. Yapılması gereken tek ve doğru şey, acımızı öfkeye dönüştürerek onların bıraktığı yerden yürümektir. Siz de böyle davranırsanız benim gücüme güç katarsınız. Babacığım, şunu da belirtmek isterim ki, sana ve inançlarına büyük saygı duyuyorum ve bu konuda isteğinle yalnız ve yalnız benim iyiliğimi istediğini biliyorum. Fakat benden böyle bir şey istemekle beni zor duruma sokuyorsun. Çünkü böyle bir inanca sahip değilim. Anlamaya çalışacağını ümit ediyorum. Durumun böyle olması, bizim çok farklı nitelikteki insanlar olduğumuz anlamına gelmez. Çünkü biz birbirimize çok güçlü bağlarla bağlıyız. Birbirimizin parçası, baba oğuluz. Ellerinizden öper hasretle kucaklarım.       ogul ERDAL EREN


[ Cevapla ]
Login
Üye Adı

Şifre

Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.

· Kerbelâ (Mazlum Zengin)

Hoşgeldin, Anonymous
Üye Adı

Şifre

(Kayıt Ol)
(Lost your Password?)
Üyelik:
Son Üye: turkudostuozkan
Bugün: 0
Dün: 0
Toplam: 706

Şu An Bağlı:
Ziyaretçi: 70
Üye: 0
Toplam: 70

Yeni Siir
· .
· Nolur ki
· Sürünmeyesin
· Elin İçinde
· Hozanda kaldım
· Gidiyor
· ŞİİR DEĞİL KARALAMA
· VAR GİT ÖLÜM
· Kar Bana - Bana
· Söz Düştü

Site Haberleri
· Gece Yarısı[ 0 yorum - 5316 okuma ]
· Bekleniyorsunuz [ 0 yorum - 5736 okuma ]
· .[ 0 yorum - 7836 okuma ]
· Kitaplarım[ 0 yorum - 12359 okuma ]
· İMZA GÜNÜME BEKLENİYORSUNUZ...[ 0 yorum - 11472 okuma ]

[ Devamı Haberler Bölümünde ]

Şu an sitede, 70 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

Henüz üye değilseniz, Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

· Mazlum Zengin(525)
· Aram Alzan(9)
· Aliye (Aliye Budak)(44)
· Gazierkaya(4)
· Ankakuşu (Aysel Yalınız)(3)
· Yakup Icik(6)
· Ctemiz (Cafer Temiz)(10)
· Kızılkale (Yusuf Korkmaz)(2)
· Aşık Ronedi(0)
· Gonay(Gülseren Onay)(0)

 turkudostuozkan
Tarih (May 27, 2014)

 SUNUCU
Tarih (Apr 20, 2013)

 rickstr
Tarih (Nov 26, 2012)

 fuat
Tarih (Oct 08, 2012)

 hayret
Tarih (Sep 30, 2012)

Popüler şiirler
· Giderken Yanında Götür Gülüşlerini
(5879 okuma)
· Deniz yüreklim
(5788 okuma)
· Dertlerim kapıda
(5325 okuma)
· Sessiz çığlık
(5117 okuma)
· Ana
(4893 okuma)
· Vurgun yedim
(4871 okuma)
· İstilacılar
(4779 okuma)
· Mozaik
(4622 okuma)
· Hoşgeldin
(4617 okuma)
· Doğa aşkı
(4523 okuma)

Toplam 1012 şiiri kayıtlı

Web sitemiz PHP-Nuke (© 2006) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.